Yetim ilaçlar, nadir hastalıkların teşhisi, önlenmesi veya tedavisi için kullanılan hayati tıbbi ürünleri ifade eder. Bu ilaçlar, yaşamı tehdit eden veya engellilik yaratan nadir durumları hedefler.
Bir ilaç için pazarlama yetkisi alınmış olması, Avrupa Birliği'ndeki tüm ülkelerde otomatik olarak mevcut olduğu anlamına gelmez. Pazarlama yetkisi sahibi, her ülkede ilacı ticarileştirme kararı almalıdır. Bu aşamadan sonra, söz konusu nadir ilaç, her ülkede gereken geri ödeme koşullarının ve genellikle fiyatının belirlenmesi için gerekli olan prosedürleri takip eder. Ne yazık ki, ülkeler arasında farklı yaklaşımların olması, nadir ilaçlara erişimi daha da karmaşık hale getirebilir. Bu durum, hastaların nadir ilaçlara ulaşımını zorlaştırabilir.
Dünya genelinde nadir hastalıklarla ilgili pek çok çalışma yürütülmektedir. Bu çalışmalardan biri, Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen nadir hastalıklar ve yetim ilaçlarla ilgili uluslararası bilgi ve veri tabanı olan Orphanet'tir. Orphanet, nadir hastalıkların envanterini tutar ve 6 binden fazla bu tür hastalık hakkında bilgi sunmanın yanı sıra uzmanlaşmış hizmetlerin rehberini de sağlar. Türkiye, Orphanet'e 2008 yılında dahil olmuştur.
Yetim ilaç (Orphan Designation), Avrupa Birliği hukuk sistemi içinde, yaşamı tehdit eden veya sürekli olarak insan sağlığını olumsuz etkileyen nadir hastalıklar için üretilen ilaçlara veya karlılığı mümkün olmayan araştırma-geliştirme maliyetlerini karşılayan ilaçlara verilen bir ismi ifade eder. Avrupa Tıp Ajansı'na (ATA) göre, AB sınırları içinde 30 milyon insan nadir hastalıklarla yaşamaktadır. Bu nedenle bu kişilerin yaşam kalitesini artırmak, tanı, teşhis ve tedavi aşamalarında imkanları artırmak için bu ilaçların geliştirilmesi gereklidir. Avrupa Birliği, bu alana destek sağlamak için çeşitli teşvikler sunar.
En önemli teşviklerden biri, bilimsel danışmanlık hakkını içerir. ATA, yetim ilaç sponsorlarına ilaçların daha kolay ve maliyet etkin bir şekilde geliştirilmesini sağlamak için uygun test koşulları, bilimsel çalışmalar ve diğer bilimsel veriyi sağlayarak destek sunar. Ancak, yetim ilaçlar için pazar rekabetinin engellenmesi ve ürünlerin sadece sponsor tarafından temin edilmesi gibi durumlar da gündeme gelebilir. Aynı zamanda, bu ürünlerin satışıyla ilgili olarak Birlik kurumları veya üye devletler tarafından sponsorlardan alınan ücretlerin sınırlanması da mümkündür.
Avrupa Birliği'nde nadir ilaçlarla ilgili yasal düzenlemeler ilk kez 1999 yılında oluşturuldu. 141/2000 sayılı Tüzük, nadir ilaçların tanımını, bir tıbbi ürünün nasıl nadir ilaç olarak kabul edilebileceğini, sağlanacak teşvikleri ve kurumsal yapının nasıl oluşturulacağını belirledi. Daha sonraki tarihlerdeki tüzüklerle bu yasal düzenlemeler genişletildi ve 726/2004 sayılı Tüzük ile nadir ilaçlarla ilgili işlemler merkezileştirilerek Avrupa Tıbbi Ajansı kuruldu.
Bir tıbbi ürünün nadir ilaç olarak tanınması için ilk adım olarak Avrupa Tıp Ajansı'na (ATA) başvuruda bulunulması gerekir. ATA bünyesinde yer alan Yetim Tıbbi Ürünler Komitesi, ilgili ürünün gereken kriterleri karşılayıp karşılamadığını 90 gün içinde değerlendirecektir. Bu değerlendirme sonucunda hazırlanan görüş Avrupa Komisyonu'na iletilir ve Komisyon'un kararına göre ilgili ürüne nadir ilaç statüsü verilip verilmeyeceği belirlenir. Ancak unutulmamalıdır ki bir tıbbi ürüne nadir ilaç statüsü verilmesi, bu ürünün otomatik olarak piyasaya sürülebileceği anlamına gelmez. Ürünün pazarlama iznine sahip olması gerekmektedir. Pazarlama izni alınabilmesi için yine ATA bünyesinde bulunan Beşeri Tıbbi Ürünler Komitesi'ne başvurulmalıdır. Bu komite, nadir ilacın piyasaya sürülmesi konusunda görüşünü Avrupa Komisyonu'na iletir ve nihai kararı Komisyon verir. Bir nadir ilaç pazarlama izni aldığında, 10 yıl boyunca aynı moleküler yapıya sahip başka bir nadir ilacın aynı pazarda satılmasına izin verilmez, böylece ilaç rekabet dışı tutulur.
2011 yılında Uluslararası Nadir Hastalıklar Araştırma Konsorsiyumu kuruldu. Türkiye'de ise nadir hastalıklarla mücadele etmek ve bu alandaki farkındalığı artırmak amacıyla, nadir hastalar ve hasta yakınlarının oluşturduğu dokuz farklı Nadir Hastalık Derneği bir araya gelerek Nadir Hastalıklar Ağı'nı oluşturdu.
Hastalığın nadir olup olmamasına bakılmaksızın, ilaç keşfi, geliştirilmesi ve klinik denemeleri zorlu ve uzun bir süreci içerir. İlaç şirketleri, sınırlı hasta sayısına sahip hastalıklar için yatırım yapmanın ekonomik olarak mantıklı olmadığını düşündükleri için bu tür hastalıklara yönelik ürünler geliştirmekten kaçınabilirler. Nadir hastalıklara yönelik yetim ilaçlar büyük talep görebilir, ancak hedef hasta sayısının azlığı nedeniyle klinik araştırmaları tasarlamak daha zor olabilir. Bu nedenle nadir hastalıklar için yetim ilaçların maliyeti yüksek olabilir ve bu ilaçların fiyatları artabilir.
Bir ilacın geliştirilmesi ve piyasaya sürülmesi için yıllar süren çalışmalar ve büyük emek gerektirir. Nadir hastalıklarla mücadelede ilaç geliştirme sadece ticari bir kaygıdan ziyade etik bir sorumluluktur, ancak bu tür çalışmalar için yeterli ekonomik kaynakların bulunması da önemlidir.
Türkiye’de Yetim İlaçlar Hakkındaki Kanuni Düzenlemeler
Türkiye'de şu an için ulusal düzeyde bir yetim ilaç mevzuatı bulunmamaktadır. 2011 yılında Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından bir Ulusal Yetim İlaç Kılavuz Taslağı hazırlandı ve ilaç sektörü temsilcileriyle paylaşılarak geri bildirimler alındı. Ayrıca, Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2015-2018'de, 2018 yılının sonuna kadar nadir hastalıklarla ilgili detaylı bir mevcut durum analizi yapılması ve bu sonuçlara dayanarak bir yetim ilaç politikası oluşturulması hedeflendi.
Konuyla ilgili olarak Türk Eczacıları Birliği (TEB) bünyesindeki İthal İlaç Birim Koordinatörü Ecz. Erdinç Kenan tarafından yetim ilaç temin süreci şu şekilde açıklanmıştır:
“Yurtdışından ithal edilen ve çok az hastası olan, zorlu ve maliyetli üretim teknikleri gerektiren yetim ilaç olarak adlandırılan ilaçlar, bazı firmalar tarafından dünyadaki tüm hastalar için üretiliyor. Maliyet, patent, talep gibi nedenlerden dolayı üretici firmalar bu ilaçları Türkiye’de üretmiyorlar. Sağlık Bakanlığı ile TEB arasında imzalanan Protokol gereği TEB, Türkiye’de ruhsatlı olmayan ilaçları yurtdışından ithal ediyor. Bir doktorun yeni bir yetim ilacı hastasında kullanabilmesi için öncelikle Sağlık Bakanlığı’ndan onay alması gerekiyor. İlgili ilacı Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel komisyonları inceledikten sonra uygun görürlerse onay veriyorlar. Onay verildikten sonra hastalar TEB’e başvuruyor. TEB, dünya çapında söz konusu yetim ilaca dair yaptığı araştırmaları Sağlık Bakanlığı’na sunuyor ve kabul olur ise ilaç, Yurt Dışı İlaç Listesi’ne ekleniyor. SGK’nın ilacı ödemesi için ise TEB etkin madde üzerinden fiyat araştırması yapıp sonuçları SGK’ya bildiriyor. Daha sonra Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu’nun incelemesine sunuluyor. İlacın ödenip ödenmeyeceğine bu kurul karar veriyor.”
Türkiye'de, nadir hastalıkların tedavisinde kullanılan "yetim ilaçlar" için resmi bir mevzuatın bulunmaması, bu alandaki önemli bir eksiklik olarak kabul edilmektedir.
Ruhsatsız veya etiketsiz bir ilacı reçete etmek isteyen tedavi eden hekimler, belirtilmiş hasta onayı alabilmek için Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'na (TİTCK) başvurmak durumundadır. TİTCK, her başvuruyu bilimsel kanıtlar ve ilgili bilimsel komitelerin önerileri temelinde değerlendirir. TİTCK, bir ilacın ruhsatsız veya etiketsiz kullanımını onayladığında, ilacın ithalatından sorumlu olan Türk Eczacıları Birliği'ne düşer ve bu ilaçların maliyeti doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumu'nun geri ödeme planı tarafından karşılanır.
Türkiye'de yetim ilaçların tedarik edilmesi, aşağıdaki üç yöntemle gerçekleştirilmektedir:
- Lisanslı ve Piyasada Mevcut İlaçlar: Bunlar, Türkiye'de lisanslıdır ve herhangi bir hastaya reçete edilebilir durumda olan ilaçlardır.
- TİTCK Süreci ile Tedarik: Bu yöntem, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından yürütülen bir süreci içerir. Bu süreçte, Türkiye'de lisanslı olmayan ancak ABD veya AB'de onay almış ilaçlar için başvuruda bulunulur. İlgili ilacın etkinliği ve güvenliği ile ilgili belgeler sunulur ve bir klinik araştırma protokolü ile kullanımı düşünülen hastaların reçete oranına göre bu ilaçlar vaka bazında tedarik edilir.
- Erken Erişim Programları: Bu programlar, hastalara klinik olarak uygulanmak üzere onaylanmış ilaçları içerir. Bu ilaçlar, spesifik tedaviler veya klinik denemeler kapsamında belirli hastalar için erken erişim programları ile kullanılabilir.
Her bir tedarik yöntemi, hastanın ihtiyacına ve ilacın durumuna göre farklı prosedürler içerebilir. İlaç temini ve kullanımı, tıbbi protokollere ve Türkiye'deki mevzuata uygun olarak yürütülmelidir.
Yetim İlaçların Ruhsatlandırılma Süreci
Türkiye'de yetim ilaçlarla ilgili mevzuatta belirli bir statü veya özel bir yasa bulunmamaktadır. Bu nedenle, yetim ilaçlar, diğer ilaçlar gibi normal ruhsatlandırma ve geri ödeme süreçlerine tabi tutulurlar.
Türkiye'de ruhsatlı olmayan yetim ilaçların temini, Türk Eczacıları Birliği (TEB) aracılığıyla hastalara ulaştırılabilir. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliği'ne göre, ulusal piyasada bulunmayan ve tıbbi bakımdan yararlananlar için gereken ilaçların yurt dışından temin edilebilmesi için Sağlık Bakanlığı'nın onayı gerekmektedir. SGK, bu tür ilaçların ulusal pazarda mevcut olmadığını ve ilgili hastaların bu ilaçları alması gerektiğini onayladığında, ilaç temini için izin verir. Bu izin, Türk Eczacıları Birliği ile SGK arasında imzalanan Protokol ile yürütülmektedir.
Protokol gereği, TEB aracılığıyla elde edilen yetim ilaçların geri ödeme işlemi için SGK Sağlık Uygulama Tebliği Ek-4/C'de belirtilen "Yabancı İlaç Fiyatlandırma Listesi"nde yer alması gerekmektedir. Bu listede yer aldığında, bu tür ilaçların bedeli SGK tarafından geri ödenebilir hale gelir.
Bu düzenlemeler, nadir hastalıkların tedavisinde kullanılan yetim ilaçların teminini ve maliyetini yönetmeye yönelik Türkiye'deki resmi prosedürleri açıklar.
Türkiye'de ilaçların ruhsatlandırılması yetkisi ve görevi Sağlık Bakanlığı'na aittir. İlaçların üretimi, depolanması, satışı, ithalatı, ihracatı, piyasaya arzı, dağıtımı, hizmete sunulması, toplatılması ve kullanımları ile ilgili kural ve standartları belirleme ve bu süreçleri düzenleme görevi ise Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'na aittir. Yetim ilaçlar da diğer ilaçlarla aynı ruhsatlandırma prosedürlerine tabi tutulurlar. İşte bu prosedürler:
- Başvuru: Başvuru dosyası Sağlık Bakanlığı'na ulaştığında, gerekli değerlendirmeler 30 gün içinde yapılır ve başvuru sahibine başvurunun kabul edilip edilmediği bildirilir.
- Değerlendirme: Bakanlık, eksiksiz bir ruhsat başvurusunu incelemeye alır ve ruhsatlandırma koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirir. Başvuruların sonuçlandırılma süreci kabul edildikten sonra en fazla 210 gün sürer.
- Ölçütler: Beşeri tıbbi ürünler için ruhsat verilirken dikkate alınacak ölçütler şunlardır:
- Öngörülen kullanım şartlarındaki etkinliğin kanıtlanmış olması,
- Güvenilirliğin kanıtlanmış olması,
- Uygun teknik ve farmasötik özelliklere sahip olması.
- Farmakovijilans Verileri: Ruhsat sahibi, ruhsat tarihini takip eden ilk 5 yılın sona ermesinden en az 3 ay öncesinde, farmakovijilans verilerini sunarak ruhsatın güvenilirlik ve etkinliğine ilişkin bilgileri Bakanlığa sunmalıdır.
- Ruhsat Uzatma: Ruhsatın geçerlilik süresi dolmadan en az 3 ay önce ruhsat uzatma talepleri Bakanlık tarafından sonuçlandırılır.
- Ön İnceleme: Başvuru dosyasının ilk 30 günlük ön inceleme aşamasında eksiklikler tespit edilirse, başvuru sahibine 30 gün süre verilir ve eksikler tamamlanmalıdır. İkinci ön inceleme de 30 gün içerisinde tamamlanır.
Bu prosedürler, ilaçların ruhsatlandırılması ve düzenlenmesi için izlenen süreçleri yönlendiren temel adımları açıklar. Bu düzenlemelerin, ilaçların güvenliği, etkinliği ve kalitesini sağlamak amacıyla uygulandığını unutmamak önemlidir.
Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği'nin 19. maddesine göre, ruhsat başvurusu reddedildiğinde, başvuru sahibine gerekçeli bir karar ile bildirilir. Başvuru sahibi, bu ret kararına karşı 30 gün içerisinde yazılı olarak itiraz etme hakkına sahiptir. İtiraz süresi içinde yapılmazsa, başvuru belgeleri iade edilir.
İtiraz başvuruları 90 gün içinde Bakanlık tarafından değerlendirilir ve sonuç bildirilir. Bu süreç, başvuru sahibine ret kararına karşı itiraz etme ve kararın yeniden gözden geçirilmesi için bir fırsat sunar. Böylece başvuru sahipleri, başvurularının ret edilmesi halinde kararın gerekçesini sorgulama ve nihai kararı etkileyebilme şansına sahiptir.
Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği'nin 22. maddesi, ruhsatların hangi durumlarda askıya alınabileceğini belirler. Buna göre, ruhsatlar aşağıdaki hallerde askıya alınabilir:
- Normal kullanım şartlarında zararlı etkilerin ortaya çıkması.
- Terapötik etkinin olmadığının veya yetersiz olduğunun tespiti.
- Ruhsata esas olan formülasyondan farklı bir formülasyonla üretilmesi.
- Ruhsata esas formül, doz, farmasötik form, ambalaj ve kısa ürün bilgilerinde Bakanlığın bilgisi ve/veya onayı dışında değişiklik yapılması.
- Üretim ve kontrol yöntemleri bakımından bilimsel ve teknik ilerlemelerin dikkate alınmaması.
- Piyasa kontrolleri sonucunda yapılan uyarıların dikkate alınmaması.
- Ambalaj ve etiketleme ile ilgili mevzuat hükümlerine uyulmaması.
- Ürünle ilgili Bakanlık talimatlarına ve uyarılarına cevap verilmemesi.
- Ruhsatlandırma için sunulan bilgi ve belgelerde yanlışlık olduğunun tespit edilmesi.
- Ruhsatlandırıldıktan sonra 3 yıl içinde fiili olarak pazara sunulmaması.
- Firma tarafından sunulan gerekçelerin Bakanlık tarafından uygun bulunması.
- Farmakovijilans uygulamaları çerçevesinde ulaşan bildirimlerin Bakanlık tarafından yapılan risk/yarar değerlendirilmesi sonucunda ruhsatın askıya alınmasına karar verilebilir.
Mezkûr Yönetmeliğin 23. maddesine göre; 22 nci maddede sayılan hallerden biri veya birkaçı sebebiyle ruhsatı askıya alınan ürünler hakkında ruhsat sahibi tarafından en geç altı ay içinde askıya alınma gerekçesinin aksini ispatlayan bilgi ve belgelerin sunulmaması halinde ürün için verilmiş olan ruhsat iptal edilir. Ruhsat sahibinin vazgeçmesi halinde ruhsat askıya alınarak bir yıl süre ile Kurumun internet sayfasında ilân edilir. Bir yıllık süre sonunda herhangi bir devir işlemi yapılmaması durumunda ruhsat iptal edilir. Ruhsatı iptal edilen bir ürünün üretimi veya ithali durdurulur.
Sonuç itibariyle; Türkiye'de ilaçların satışı ancak pazarlama izni ile mümkündür. Ancak nadir hastalıklarda, gerekli reçeteye sahip hastanın talebi üzerine Türk hastalara, TEB üzerinden yetim ilaç satışının yapılması mümkündür. Aksi takdirde, Türkiye'de pazarlama izni olmadan ilaç satanların cezai, idari ve hukukî sorumlulukları olacaktır. İlaç ürünlerinin pazarlama izni olmaksızın satılmasının cezai sorumluluğu (TEB üzerinden satış istisnası hariç), Türk Ceza Kanunu'nun 187. maddesine göre cezai bir fiil olarak tanımlanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki geri ödeme mevzuatında yetim ilaçlara özel bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu içerik DMD DAYANIŞMA PLATFORMU tarafından hazırlanmıştır.